Soğutma kulelerinde karşılaşılan en temel sorunlardan biri ısı transfer yüzeylerinde kireç-birikinti oluşumudur. Soğutma kulelerinde en sık rastlanan kışır türleri; kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat, magnezyum tuzu ve silikatlı bileşiklerin oluşturduğu depozitlerdir.
Sıcaklık, soğutma suyunun asidite ve alkalinitesi, kireç oluşturabilme özelliğine sahip olan iyonların miktarları ve soğutma suyunun iyon taşıma kapasitesinin düşmesine etki eden her türlü çözünmüş madde, yani iletkenlik; kireç oluşumuna etki eden temel faktörlerdir. Bu faktörlerden herhangi birinde değişme görüldüğünde, soğutma kulesinin kireçlenme potansiyelinde de değişim gözlenir. Örnek olarak; soğutma kulesinde sirküle eden suyun sıcaklığı artar ise, kalsiyum karbonatın çözünürlüğü düştüğü için, kireçlenme potansiyeli de artar. Benzer şekilde alkalinite ve pH’da kireç oluşumunu doğrudan etkiler.
Soğutma kulelerinde kireç oluşumunu önlemenin 4 temel yolu vardır; kireç oluşturma özelliği olan minerallerin giderilmesi (Su arıtma sistemleri), bu özellikteki mineralleri çözünmüş formda tutmak için tedbirler (pH ayarı), kireçlenmeyi önleyici mekanik tedbirler almak ve kireç önleyici kimyasalların kullanımıdır.
Soğutma kulelerinde kireçlenmeyi önleyici inhibitörler; kireç oluşturma potansiyeli bulunan iyonlar ile reaksiyona girerek, deposit oluşturmalarına izin vermeyecek şekilde kendine bağlar.
Mikrobiyolojik kirlenme, soğutma kulelerinde karşılaşılan en önemli problemdir. Mikroorganizmalar; sıcaklık, oksijen, besin ve su gibi tüm temel ihtiyaçlarının mevcut olduğu soğutma kulelerinde, rahatlıkla üreyebilmektedirler. Sistemde biyolojik üreme oluşması ısı transfer yüzeylerinde enerji kayıbına, korozyona, eşanjörlerde tıkanma problemlerine ve soğutma sistemi etrafında çalışan personellerin sağlık sorunlarına kadar bir dizi istenmeyen duruma neden olabilmektdir.
Soğutma kulelerinde bakteriler ile mücadelede; okside edici olan, okside edici olmayan ve biyodispersantlar olarak 3 temel kimyasal türü tercih edilir. Her kimyasal türü, farklı koşullar ve farklı sistem yapılarında kullanım için dizayn edilmiştir.
Soğutma suyundaki çözünmüş maddelerin türleri ve miktarları, soğutma suyundaki askıda katı maddelerin miktarı, suyun alkalinite ve pH değeri, soğutma suyunun akış hızı yani debisi, su sıcaklığı ve soğutma kulesindeki mikrobiyolojik aktivite; soğutma kulelerinde görülen korozyon reaksiyonlarını doğrudan etkileyen faktörlerdir.
Soğutma kulelerinde korozyondan korunmak için; soğutma kulesinin tasarımında korozyona dayanıklı malzemelerin tercih edilmesi, koruyucu kaplamaların kullanımı, soğutma suyunun pH değerinin ayarlanması, korozyon inhibitörlerinin kullanımı gibi çözümler tercih edilir.
Soğutma kulesinde kullanılan korozyon inhibitörleri; korozyon reaksiyonlarını durdurmak için ya katot bölgesinin ya da anot bölgesinin üzerini kaplayarak, reaksiyonu keserler. Hem anodik hem katodik koruma sağlayan kimyasallar da gelişen teknoloji ile ortaya çıkmıştır.
Etkili bir korozyon inhibitor programında en önemli faktör; kimyasalın dozajının ve ilgili su parametrelerinin düzenli kontrolüdür. Doğru kontrol, yeterli şekilde yapılmadığında hiçbir korozyon önleme programının etkili olamayacağı bilinmelidir.
NeoWater, en etkili korozyon koruma programını sunabilmek için hem anodik hem katodik koruma sağlayan inhibitörler geliştirmektedir. İşletmede soğutma suyunun kimyasal değerleri, Çevresel faktörler ve fiziksel değerler değerlendirilerek ürün seçimi yapılmaktadır.